61. Altın Portakal Uluslararası Film Seçkisi
Bu yıl 61.si düzenlenen Uluslararası Antalya Film Festivali tüm hızıyla devam ederken ilgi alanımız olan uluslararası seçkiye odaklanıyoruz.
Seçkide büyük sinemasal anlatıların yanında yeni seslere yer açan, keşif odaklı, ilk filmlere ve kadın yönetmenlere öncelik verildiği göze çarpıyor. Ayrıca dünyanın dört bir yanından cesur ve yenilikçi yapımlar da seçkide yer alıyor ve seçkideki çoğu film sadece Altın Portakal’da gösterimde.
Uluslararası Yarışma Bölümü – “Bu jürinin işi çok zor”
Seçkinin özeti tam olarak seyircinin söylediği gibi. Tamamı Türkiye prömiyeri olan 12 filmden oluşan seçki şu şekilde:
“Agarrame Fuerte / Beni Sakın Bırakma”: Uruguaylı yönetmen ikilisi Ana Guevara ve Leticia Jorge’nin 39 yaşındaki Adela’nın en yakın arkadaşı Elena’nın ani kaybıyla yüzleşmesini ve kendisinin ağır ritüellerden kopmuş hissetmesi ile ve ona bu kadar yakın birine veda etmenin absürtlüğünü fark etmesini konu alan film dünya prömiyerini yaptığı Tribeca Festivali’nden bir ödül ve bir adaylıkla ayrıldı. Film Altın Portakal’da En İyi Film ödülünün sahibi oldu.
“Armand”: Bergman’ın torununun filmi evet. ‘Halfdan Ullmann Tøndel’in 6 yaşındaki ‘sorunlu çocuk’ hikayesinin ötesine geçerek çok katmanlı bir aile portresine odaklanan ve prömiyerini yaptığı Cannes Film Festivali’nde Altın Kamera ödülünü kazanan film“Belirli Bir Bakış” ödülüne de aday gösterildi. Norveç’in de Oscar adayı film.
“Basileia / Hükümdarlık”: Isabella Torre’nin İtalya’nın sislerle kaplı, sarp Aspromonte dağlarında antik bir hazine arayan arkeolog ile yardımcılarının Nympheler’i ortaya çıkarması ile mitolojik bir hikayesi anlatan film prömiyerini 81. Venedik Film Festivali’nin kapanış filmi olarak yaptı.
“Bring Them Down / Hepsini Alaşağı Et”: Oscar adayı Barry Keoghan ve Christopher Abbott’ın İrlanda’nın batısındaki kırsal bölgede geçen iki düşman ailenin gerilim dolu hikayesini anlatan film dünya prömiyerini 49. Toronto Film Festivali’nde yaptı.
“Derûn”: Müge Uğurlar’ın sevda, ihanet ve pişmanlığın iç içe geçtiği, aşkla başlayan bir yolculuğun hüzünlü sonuna odaklanan filminin senaryosu Mesnevi’nin ilk hikayesi Padişah ve Cariye kıssasından esinlenmiş.
“El Ladrón de Perros / Köpek Hırsızı”: Vinko Tomičić Salinas’ın sokaklarda büyümüş, yetim bir ayakkabı boyacısı olan 13 yaşındaki Martín’in hayatını farklı perspektiflerden ele alan ve ilk kez Tribeca Film Festivali’nde izleyiciyle buluştu. Salinas Altın Portakal’da En İyi Yönetmen ödülünün sahibi olurken, başrol Franklin Aro Huasco Altın Portakal’da En İyi Erkek Oyuncu ödülüne layık görüldü.
“La Prisonnière de Bordeaux / Ziyaret Saatleri”: Patricia Mazuy’ın toplumsal sınıf ve kadın dayanışması temalarını derinlemesine işlediği, Isabelle Huppert’in başrolünde yer aldığı film Cannes Film Festivali’nde dünya prömiyerini yaptı.
“Maryam”: Elchin Musaoglu’nun filmi yıllar önce Amerika’ya göç eden, babasının hayatta olduğunu, bir psikiyatri merkezinde kaldığını öğrenince Azerbaycan’daki küçük köyüne geri dönen ve babasının hafızasını geri kazanması için çalışan Maryam’ın hikayesine odaklanıyor.
“Pigen Med Nålen / Şişli Kız”: Magnus Von Horn’un Danimarka’nın ünlü seri katili Dagmar Overby’in hikayesinden ilham aldığı, Birinci Dünya Savaşı sonrası Kopenhag’daki yoksulluk ve umutsuzluk temasını işleyen ve 77. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye adayı olan film Danimarka’nın Oscar adayı. Başrol Vic Carmen Altın Portakal’da En İyi Kadın Oyuncu ödülünün sahibi oldu.
“Samia”: Yasemin Şamdereli’nin Somali’de büyük hayalleri olan, ülkesinin yaşadığı zorluklara rağmen umuda doğru hızla, durmaksızın koşan Samia isimli bir atletin hikayesine odaklanan film Tribeca Film Festivali’nde dünya prömiyerini yaparak, Jüri Özel Ödülü’nü kazandı.
“Shahed / Şahit”, Nader Saeivar’ın adalet ve çıkarların çatıştığı bir dönemde İran’da emekli bir dans öğretmeni olan Tarlan’ın verdiği mücadeleyi anlattığı ve dünya prömiyerini Venedik Film Festivali’nde yapan film seyirci özel ödülünün de sahibi oldu. Film Altın Portakal’da Jüri Özel Ödülü’ne layık görüldü.
“The Return / Dönüş”: Uberto Pasolini’nin güçlü ve zamansız bir hikaye olan Odyssey’ e tekrar odaklandığı ve dünya promiyerini 49. Toronto Film Festivali’nde yapan filmin başrollerini Juliette Binoche ve Ralph Fiennes’in paylaşıyor.
Uluslararası Yarışma Dışı Bölümü
Seçki dünya festivallerinde yankı uyandıran ve seyircisini kendine hayran bırakan ve aynı zamanda henüz keşfedilmemiş yönetmenlerin filmlerinden oluşuyor.
“Another German Tank Story / Başka Bir Alman Tankı Hikayesi”: Yönetmen Jannis Alexander Kiefer’in anlamlı ve etkili bir görsel dil kullanarak zenginleştirdiği, küçük bir topluluğun hikayesi üzerinden Almanya tarihine trajikomik bir bakış sunduğu filmi. (TR prömiyeri)
“Hard Truths / Acı Gerçekler”: İngiliz yönetmen Mike Leigh’in Oscar adayı Marianne Jean-Baptiste (Secrets & Lies) ile yeniden bir araya gelerek modern aile yaşamına dair cesur ve derinlemesine bir bakış sunduğu film dünya prömiyerini Toronto Film Festivali’nde yaptı. (TR prömiyeri)
“Parthenope”: Paolo Sorrentino’nun özgürlüğe, Napoli’ye ve aşkın tüm yüzlerine, doyumsuz bir tutkuyla dolu bir kadının destanını anlattığı filmi dünya prömiyerini Cannes Film Festivali’nde yaptı.
“Rhinoceros Conquered The Middle East / Gergedanlar Orta Doğu’yu Fethetti”: Vahid Vakilifar’ın bir zamanlar tiyatroda kısa süreli bir başarı elde etmiş, ancak o parlak günleri geride kalmış bir oyuncu olan Elias’ın yaşadığı sağlık sorunlarını anlattığı film toplumların modernite ile ilişkisini sorgulayan film Dünya prömiyerini antalya’da yapıyor.
“Skunk / Porsuk”, Koen Mortier’in Geert Taghon’un romanından uyarladığı film şiddetin hakim olduğu ailesinin evinden alınan Liam’ın travmatik hikayesi anlatıyor. (TR prömiyeri)
“The Substance / Cevher” Coralie Fargeat’ın Hollywood yıldızı ikonunu tersyüz eden ve dünya prömiyerini 77. Cannes Film Festivali’nde yaparak “En İyi Senaryo Ödülü” alan film yılın kuşkusuz en iyilerinden.
“Sing Sing” Greg Kwedar’in Toronto Film Festivali’nde görücüye çıkan ve sanatın gücünü beklenmedik bir açıdan, estetik ve gerçekçi bir dille anlattığı film. (TR prömiyeri)
“Megalopolis”: Francis Ford Coppola’nın; Yeni Roma şehrinin yeniden inşası için çalışan, yetenekli mimar ile onun fikirlerine karşı çıkan belediye başkanının çatışmasını hikâye eden ve dünya prömiyerini 77. Cannes Film Festivali’nin ana yarışma bölümünde yapan son filmi.
“Im Toten Winkel / Kör Noktada”: Özel gösterim kapsamında Ayşe Polat’ın karmaşık bir komplo, paranoya ve kuşaklar arası travma ağını odağına aldığı ve dünya prömiyerini Berlinale’nin Panaroma bölümünde yaptığı son filmi bulunuyor.
Sınırlardan Sınırsızlığa: Beyond the Horizon
Sinemanın sınırları nerede sona erer? Festivalin bu yılki konsept bölümü ise “Sınırlardan Sınırsızlığa: Ufkun ötesinde” başlığı ile sinemanın gücünü ve toplumsal meselelere ışık tutma kapasitesini bir kez daha ortaya koyuyor. Farklı coğrafyalardan gelen bu yapımlar, ortak sorunlara tarafsız bir bakış açısıyla yaklaşarak, izleyicilere evrensel bir insanlık deneyimi sunmayı hedefliyor. Dahası, insanın sınırlarla çevrili ve kaderine yenik dünyasını ve bu sınırların ötesine geçme çabasını anlatıyor. Göçmenlerin yolda bıraktıkları ayak izlerinden savaşların ortasında kalan hayatlara kadar her şey, tüm çıplaklığıyla perdeye yansıyor. Her bir yapım, bize ait bir hikaye anlatıyor; evrensel bir sesle, evrensel bir acıyı ya da umudu dile getiriyor. Her bir kare, başka bir insanın gözünden dünyayı görmeye davet ediyor. seçkinin filmleri:
“Endless Borders / Sonsuz Sınırlar”: Abbas Amini’nin dünya prömiyerini IFFR’da yapan ve sınır kavramını kültürel, toplumsal ve bireysel açıdan tartıştığı filmi. (TR prömiyeri)
“Grey Bees / Boz Arılar”/ Dmytro Moiseiev’in senaryosunu Andrey Kurkov’un romanından uyarladığı filmi Rusya ve Ukrayna arasındaki kalıcı “gri bölge”yi konu ediniyor (TR prömiyeri).
“Song of All Ends / Tüm Sonların Şarkısı”: Giovanni C. Lorusso’nun 2020 Beyrut liman patlaması sonrasında bir ailenin en küçük kızlarının hayatını kaybetmesinin yasını konu edinen filmi görsel açıdan bir hayli etkileyici. (TR prömiyeri)
Aynı zamanda Ali Kerem Gülermen’in göç kavramının insani boyutunu öne çıkaran filmi “Yakamoz ”, Omar Elemawi’nin Filistin’de bir baba ve kızın enkaz altındaki zorlu dakikalarını anlatan ve savaşın masumların hayatlarını nasıl altüst ettiğini gözler önüne seren kısa metrajı “Is Anyone Alive? / Sesimi Duyan Var Mı?” (TR prömiyeri), Agnieszka Holland’ın Polonya-Belarus sınırında yaşananlara odaklandığı “Green Border / Yeşil Hudut”, Hany Abu-Assad’ın Oscar adayı olan bol ödüllü filmi “Omar” fimleri sinemaseverleri festivalin her bir karesinde başka bir insanın gözünden dünyayı görmeye davet ediyor.
Uluslararası Koordinatör yazısı: antalyaff.com