X (2022)

2/5

Tİ WEST
AMERİKA | KANADA
KORKU | GİZEM | GERİLİM
1 SA 45 DK
MİA GOTH | JENNA ORTEGA | BRİTTANY SNOW

İzleme Linki:

 

Ödüller & Festivaller:
1 ödül 9 adaylık

 

 

 

Dünya prömiyerini 2022 SXXW Film Festivali’nde yapan ve 18 Mart 2022’de seyirciyle buluşan X, slasher tarzının altın dönemi 70’lere saygı duruşu niteliğinde hevesli bir yapım.

Synopsis’e baktığınızda heyecanlanıyorsunuz; bir yanda 70’ler kuşağı korku nostaljisi, diğer yanda korkuyu film endüstrisi bileşenleri üzerinden anlatacak beklentisi… Filmin henüz başında uğradıkları benzin istasyonundaki tekinsiz kasiyer ve televizyonda din hakkında bir konuşma, üzerine yolda gördükleri kaza ve aşırı gore görsel şiddet, üstüne birkaç kez tekrar eden girilmez tabelaları ile aslında çoğu korku filmi motifini seyirciye hatırlattı bile. Devamında evdeki iki yaşlı üzerinden, kadının da demans hastası olması ile gizem unsuru da filme ekleniyor. Pearl’in üst kat penceresinden karakterleri karşıladığı Psycho göndermesi ile heyecanlanıyorsunuz (ki Psycho’ya filmin ilerleyen dakikalarında da referans verilecek) ancak filmin sonunda elinizde komik bir saçmalık ve bolca vücut sıvısına bulanmış kaba vahşet dışında pek bir şey kalmıyor.

70’ler korku nostalji demişken X iyi anlamda Texas Chainsaw Massacre başta olmak üzere türün klasiklerine bolca gönderme içeriyor (Shining göndermesi de güzeldi). Ancak bu göndermelerin üzerine ne eklediği ise bir soru işareti.

Konunun nereye evrileceğini düşünürken ilerleyen zamanda bu yaşlı çiftin gençler üzerinden geçmişle yüzleşmesine tanık oluyoruz. Gençlerin dinamik değer yargılarına karşı yaşlı jenerasyonun sabit fikirliliği sonunda kaçınılmaz olarak gerilimi başlatıyor. Genç vs yaşlı, tutucu vs yenilikçi çatışmaları üzerinden ilerleyen gerilim sonucu radikal Evangelist çiftimizin cezalandırıldığı ilk “günahkar” grup olmadığı suda yüzen diğer arabadan kendini açık ediyor.

İki ucuz ve bağımsız tür olan korku ve pornonun birleşmesi hikayeyi güzel bağlıyor, derken dozu kaçırılmış tür klişesi tekrarları, bolca foreshadowing – ki neredeyse hiç sürprize yer vermiyor; karakterlerin hangi sırayla öleceklerine, kimin hayatta kalacağına dahi eminsiniz. Ortaya koyduğu bu bombayı ne zaman, nasıl patlayacak diye bile merak ettiremiyor, suspense hissi de çok zayıf maalesef. Sadece birkaç jump scare, onda da tam korkacak iken absürt bir komedi unsuru ile yerli yersiz rahatlatıyor. Nostalji demişken, sadece kıyafetlerle ve diyaloglarla dönemi yansıtmada başarısız kalmış, zamanın ruhu ve tonunun da karakterler tarafından benimsenmesi ve hikayeyle bağdaştırma konusunda çok zayıf. Zaten az sayıdaki karakter ve kısıtlı mekan olduğundan oyunculuk beklentisi yükseliyor, ancak iki karaktere hayat veren Mia Goth ve 1-2 oyuncu dışında bu da maalesef başarılı değil. Karakterler yine klişe ve karikatürize olmaktan nasibini almış durumda; özellikle kendiyle özdeşleşemeyen ama kararlı baş karakter, porno klişesi sarışın ve zenci… Karakterler tehlikeye nefes mesafesinde olmalarına rağmen başlarına gelecekler konusunda bir o kadar körler.

Filmin neredeyse tüm yükü baş karakter Maxime’in omuzlarında. Mia Goth hem Maxine hem Pearl karakterlerine can veriyor ve gerçekten işin altından başarıyla kalkıyor. Ancak bir yerden sonra o da tekrarlar, klişeler ve ucuz şiddetin gazabına uğruyor. X faktör yakıştırmasıyla bir pazarlama ürünü, bir meta olarak Maxine’in bununla yüzleşmesini ve bir anlamda da arınma mücadelesini izliyoruz. Sonunda en kararlı karakter yoluna tek hayatta kalan olarak devam ediyor. Tvde gösterilen Evangelist liderin kızı olması ise en gereksiz twist(!) unsurdu.

Maxine Mia’nin hayat verdiği diğer karakteri Pearl ile zıtlıklar üzerinden yıkıcı bir etkide bağdaşıyor. Zamanın yok olma aşamasına getirdiği dualite iki karakteri birleştirmek yerine Eros ve Tanatos mitleri üzerinden ayırıyor. Cinselliğin ölüme, ölümün tekrar cinselliğe dönüştüğü hikayede kan artık yaşam veren bir sıvı olmaktan çıkarak ölümün ve serbest kalan cinselliğin rengine bürünüyor. Maxine’in aynada birebir yansıyan parçalanmış benliği artık zamanının kalmadığının da göstergesi. Mia Goth X ile korku arketipinin ötesine geçmeye çalışırken tür ile olan etkileşimi kendine özgü ve adeta davetkar. Prequel’i olduğu devam filmine de kendinden emin adımlarla ilerliyor.

Filmin beğendiğim kısmı ise aslında daha çok filmin başında uyandırdığı beklenti ile ilgili; karavana doldurduğu sinema endüstrisi prototiplerin diyalogları, kendinin farkında olan Holywood hayalleri ile yapım süreçlerini mikro düzeyde eleştireceği sinyallerini veriyor. Sonrasında cinsel eylem üzerinden film-gerçek ayrımı, cinsellik eyleminin farklı prototipler üzerinden yorumlandığı sahne de kayda değer. Ayrıca yapımcı başta olmak üzere tiplemeler neredeyse gerçekçi. Ancak filmin çok yüzeysel bir katmanı maalesef. VHS kasetler ve 16mm kameranın grenli görüntüsü de filmin aslında vermesi gereken nostaljiyi çok az miktarda yansıtabiliyor.

Sonuç olarak X genel olarak beklentileri tersyüz ediyor, ancak iyi anlamda değil ne yazık ki.

Nil Birinci