Tumbbad (2018)

2.5/5

RAHİ ANİL BARVE
HİNDİSTAN | İSVEÇ
DRAM | FANTAZİ | KORKU
AKA KÖTÜ MEZAR
1 SA 42 DK
SOHUM SHAH | JYOTİ MALSHE

Ödüller & Festivaller:
17 Ödül, 21 Adaylık

 

 

MV5-BYm-Qx-Nm-U4-Zjgt-Yz-E5-Mi00-ZDlh-LTlh-OTct-Mz-Jk-Njk2-ZGUy-ZGEw-Xk-Ey-Xk-Fqc-Gde-QXVy-Mzgx-MDA0

Kurosawa estetiğini anımsatan sinematografisi (yağmur, tapınakvari yapı, muhteşem kamera açıları vs vs) neredeyse her analizde haklı olarak övülmüş olan Tumbbad, oyunculuk ve karakter derinliği açısından ise zayıf kalmış. Dönüşümü karakter ya da olay örgüsü üzerinden değil (tam yansıtamıyor) artan refah seviyesinden takip ettiriyor; en basitinden sırasıyla at arabası, bisiklet ve motosiklet ile gittiği Tumbbad’a son gidişi son model İngiliz arabasıyla oluyor, altın evdeki eski her şeyin yerini kaplıyor vs vs.

Sembolizmi ve hikayesi başta anlattığı mitolojik öyküyü bütünlüyor. Ancak filmde anlatılan ötesinde konuya (Hint efsanesi / mitolojisi) hakim olmadığım için aşırı yorumdan kaçınmak adına uzatmıyorum.

Filmin mesajı daha önce de bahsedildiği üzere açgözlülük. Hatta bence açgözlülüğün neredeyse genetik olduğu ve lanetin sonsuz döngüsü de eklenebilir elbet.

Filmdeki İngiliz asker göndermesini ise sömürge konusu dışında pek bir şeye yoramadım; hikayeyle nasıl birleştirdiği ise açık değil gibi.

Climax ise Hint karikatürize abartısı (varsa böyle bir şey) ile derinliği olmayan bir son hazırlıyor. Ancak sinematografi bu sekansı bile kurtarmayı başarıyor. Ve filmin hiç de sürpriz olmayan sonu öğretisini vurgulamakta tekrara düşmekten kaçamıyor.

Sonuç olarak kusurlarıyla da olsa cesur, doyurucu bir seyirlik sunuyor Tumbbad.

Meraklıları filmi 41. İstanbul Film Festivali’nin Mayınlı Bölge bölümünde izlediler bile.

Nil Birinci