Les passagers de la nuit (2022)

2.5/5

MİKHAËL HERS
FRANSA
DRAM
1 SA 51 DK
A.K.A THE PASSANGERS OF THE NİGHT , GECE YOLCULARI
CHARLOTTE GAİNSBOURG | QUİTO RAYON RİCHTER | NOÉE ABİTA

Ödüller & Festivaller:
1 Ödül 3 Adaylık

Berlin Uluslararası Film Festivali’nin prestijli yarışma dalında prömiyer yapan “Les Passagers de la Nuit” Mikhaël Hers’in dördüncü uzun metrajlı filmi.

Filmin asıl meselesini gönderme yaptığı Éric Rohmer’ın “Les Nuits de la Pleine Lune”da aramak yerinde olacaktır: hayatın getirdikleriyle zamanda salınan özgür ruhlu karakterleri yargılamadan sadece gözlemleriz. Aynı zamanda sinemayı karakterlerinin ağzından öven Hers’in Fransız sinemasına saygı duruşu bununla da bitmez: Jacques Rivette’in Le Pont du Nord (1981) ve Claire Denis’in Jacques Rivette le Veilleur (1990) da anılan filmler arasındadır. Aslında başka bir filme girecekken kendilerini yanlışlıkla Les Nuits de la Pleine Lune gösteren bir salonda bulan karakterler beklenmedik bir şekilde büyülenir.

François Mitterrand’in 1981’de Fransa Cumhurbaşkanı seçilmesi ve evin kızı Judith’in masum politik eylemleri siyasi bir meseleyi sorgulamaktan ziyade Fransız sol görüşü benimseyen toplumun hissettiği iyimserlik ruhunu yansıtıyor. Yönetmenin 8mm, 16mm ve 35mm arasında gidip gelen film tercihleri, kullanılan filtreler ve footage görüntüler zamana duyulan bir özlem mi, yoksa yönetmenin bireysel anılarının ve deneyimlerinin sonucu mu olduğu çok net değil. Bu grenli görüntülerin aynı anda dijital görüntülerle birlikte kurgulanması ise seyirciyi yabancılaştırma etkisi ile nostalji güzellemesi arasında ikiye bölüyor.

Filmi ayakta tutan en büyük unsur özellikle ana karakterlerin başarılı oyunculuk yetenekleri. Kendi küçük dünyalarının varoluşsal sancılarını duygusal bir şekilde tecrübe eden karakterler büyük sözler etmekten itinayla sakınırken bu iddiasız melodramda seyirciye düşen rol ise sempatiden fazlası değil. Elizabeth’i sık sık çerçevelendiği büyük camlar içinde hem Paris banliyösündeki evinde hem radyo binasında sıkışmış halde görürüz, burada görüntü yönetmeninin iyi iş çıkarttığını söylemek yerinde olacaktır. Sadece an’ı yaşayan Talulah ise özgür ruhuyla seyirciyi çoktan kendisine çekmiştir bile.

Sonuç olarak elimize sadece Paris sokaklarının yolcuları olan anti-kahramanlar kalıyor. Les Passagers de la Nuit referans verdiği filmlerin seviyesine ulaşamayan, gösterişsizlikle başıboş savrulma arasında sınırda dolanan bir melodramın ötesine geçemeyen bir yapım.

Nerede İzledim: Films by The Sea IFF, Vlissingen, Hollanda

Nil Birinci