Im Keller (2014)

3/5

ULRİCH SEİDL
BELGESEL
AVUSTURYA | ALMANYA
1 SA 21 DK
AKA IN THE BASEMENT
FRİTZ LANG | ALFREDA KLEBİNGER | MANFRED ELLİNGER

 

 

İzleme Linki:

Ödüller & Festivaller:
3 adaylık

Türkçe’ye ‘Bodrumda’ olarak çevrilen, Avusturya yapımı, uçlarda gezinen bir belgesel / film.

Aslında sergilerde görmeye alışık olduğumuz provokatif kısa filmler vardır; sanatçı, alanına bir duyguyu ya da tepkisini tam anlamıyla kustuğu, genelde kendi oynadığı ya da bir oyuncusunun olmadığı kısa video yerleştirmesi ekler. Tek başına “anlamsız hareketler bütünü” gibi görünse de sanatçının diğer eserlerinin bütünleyicisidir neticede. Bu film de birkaçının kolajı olmuş sanki.

Tüm oyuncuları aşırı kişilikler. Bodrum da bu kişiliklerin bilinçaltı. Normal hayatlarını nasıl sürdürdüklerini bilmediğimiz bu kişilikler bodrumlarında, bastırdıkları kimliklerini, sakladıkları tüm duygularını, hayat tarzlarını, tercihlerini, nevrozlarını vs kısacası “gizil her ogeyi” yaşıyorlar.
B kişiliklerinin, karanlık taraflarının yuvası aslında bodrum. Normalde de düzenli ve pırıl pırıl tuttuğu evinde başkalarının görmesini istemediği, günlük hayatta sıkça kullanmadığı ya da gizlediği eşyaları atar ya insan bodruma, bu da işin psikolojisini dökmüş bodruma (bilinçaltına).
Peki bu aşırılar günlük hayatlarında nasıl davranıyorlar? Toplum normlarına uygun olarak mi?
Ya da bu kişilikler günlük hayatta da aşırı iseler, aşırı olmayan / normal insanların hiç mi bilinçaltı yok? ya da tertemiz mi? Hiç sanmam. Ancak yönetmen bu soruları cevapsız bırakıyor.

Görseller çok iyi; arka planda kullanılan renkler, kiminde üst üste kutular ile o karmaşıklık, kiminde aşırı bir düzen, vs vs filmin olayını anlatmaya büyük ölçüde yardımı dokunmuş.

Film Avusturya’da 2008’de gerçekleşen Fritzl olayından sonra, insanların bodrumlarında aslında ne sakladıklarını sorguluyor. Filmden olaya direkt bir gönderme bulamadım gerçi. Aynı şekilde Türk ve islam karşıtı söylemleri olan adamlar ne alaka onu da bilemedim. Gerçi var olanı söylüyorlar (özellikle de müslümanlar hakkında) ama fazla abartarak tüm Türkleri genellemiş olmaları can sıkıcı. Ama haklılar, doğru söze ne denir.

Film sonunda casting’de Fritz Lang ismini görünce gereksiz bir heyecana kapılmadım değil. Böyle bir filmle alakası olmayacak olsa, üstelik 1976’da sonsuza karıştığını bilsen de “acaba?!” deyip öyle heyecanlanırsın işte, öyle bir üstad Lang. Filmdeki ise aynı isimli bir oyuncu.

Deneysel çalışmalara açık olmayanlar vakit kaybetmesin. Diğer yandan tarza meraklı iseniz bile izlemeseniz de çok şey kaçıracağınız bir film değil. Yine de vakit varsa ve değişik bir şey denemek istiyorsanız görselliği hatırına bile izlenebilir.

Ayrıca 2015 İstanbul Film Festivali’nde “Mayınlı Bölge” kategorisinde gösterilmiştir.

Nerede İzledim: İstanbul Film Festivali

Nil Birinci