Good Luck to You, Leo Grande (2022)

3/5

SOPHİE HYDE
KOMEDİ | DRAM
BİRLEŞİK KRALLIK | AMERİKA
1 SA 37 DK
AKA IYİ SANSLAR, LEO GRANDE
EMMA THOMPSON | DARYL MCCORMACK | ISABELLA LAUGHLAND

 

 

Ödüller & Festivaller:
1 ödül 7 adaylık

Filmleri izleme seçenekleri bakımdan kendimce üçe ayırdığımı söylemeliyim:

  1. Beyninizle izlemeniz gereken filmler (kısaca teknik detaylarıyla, referanslarıyla vs üst kalibrede olanlar)
  2. Yüreğinizle izlemeniz gereken filmler (teknik detayların ikinci planda kaldığı, filmin ana meselesiyle kişisel olarak özdeşleştiğiniz ya da empati gosterebildiginiz)
  3. Hem beyniniz hem yüreğinizle izlemeniz gereken filmler (ikisiyle de büyülendiğiniz)

Good Luck to You, Leo Grande bu sınıflandırmada yüreğimle izlemem gereken filmlere bir örnek teşkil ettiği için, analizi de teknikten ziyade filmin meselesine odaklanarak yapacağım.

Kısaca film şu ana kadar cinselliğini layıkıyla yaşayamamış 60larindaki Nancy ile onun keşfetmek istediği cinsel deneyimi için tutmuş olduğu seks işçisi Leo’nun neredeyse tek mekanda geçen diyalogları üzerinden ilerliyor.

Tabii, cinsel uyanışını ancak 60’larinda gerçekleştiren ve muhafazakar bir bakış açısına sahip olan Nancy’e karşı Leo’nin işi hiç kolay değildir; her ne kadar başarılı ve profesyonel bir seks işçisi olsa da. Nancy’nin kalıplarını tamamen kıramayacak belki, ama buzlar eriyebilir. 4 seans boyunca enerjileri ve dinamikleri bu denli zıt olan iki bireyin sonunda bir sinerji yaratmasını sabırla bekliyor ve seyrediyoruz. Ama bu sinerji sadece fiziksel çekimle değil de iki karakter ancak arkadaş olabildikten, ya da ‘seks işçisi ve talep edeni’ kalıplarını kırarak birbirlerinin hayatlarına gerçekten dokunabildikten sonra gerçek olabiliyor. İtiraf edeyim, seksin enerjisinin ya da ikilinin yarattıkları sinerjinin büyüsüne kapılıp ettikleri dansı seyretmek harikaydı.

Film cinselliğin toplumsal gelenekleri, kadın ve erkek bakış açıları ve rollerinin farkı üzerinden iyi bir analiz yapmış, diyaloglar zekice ve nükteli. Odaklandığı bu konuda da çok büyük sözler etmiyor, daha çok gözlemci, çünkü Nancy neredeyse bizden biri. Diğer yandan teknik sınırları zorlamıyor, filmin başından sonuna çoğu şeyi neredeyse tahmin ediyorsunuz. Çatışma sadece seksin olup olamayacağı, ne zaman olabileceği üstünde kurulmuşken film bunun daha da ötesine geçiyor ve sadece seks değil; günlük hayat, kişisel kırılganlıklar, geçmişin yaraları olarak konunun boyutunu genişletiyor. Aslında bu ikisi arkadaş da oluyorlar; kendisi de dile getirdiği üzere Leo sadece seks değil arkadaşlık da sunuyor.

Söylediğimiz gibi film sonundaki iki sahne dışında tek mekan, Londra’da bir otel odasında geçiyor. Ancak seyirciyi hiç oraya sıkışmış hissettirmiyor, aksine iki karakterin sıcak ve samimi sohbetleriyle sinema salonunda değil de otel odasındaki koltuktan onları izliyormuş gibi hissettiriyor.

Filmde en sevdiğim bölüm Leo’nun annesinden sakladığı gerçek mesleği üzerinden oldu – Seks işçiliği vs petrol işçiliği; hangisi masum, hangisi saklanmalı? Bir şeyleri yargılarken doğru algoritmaları uyguluyor muyuz?

 Ve aynada Nancy’nin kendisiyle Leo yanındayken aynada yüzleşmesi… Ve Emma Thompson’ın muhteşem oyunculuğu, fazla söze gerek yok.

Lafı daha fazla uzatmadan, MaryAnn Johanson’un, hislerini paylaştığım sözleri ile yazıyı bitireyim:

“Bu filmi çok seviyorum. Dürüstlüğü, insanlığı, kadın deneyimi neredeyse evrensel olarak ekranda göz ardı edilen temel bir insani ihtiyaç karşısında utanç veya mahcubiyet için mutlak yararsızlığı için seviyorum. Stereotipleri nasıl alt üst ettiğini seviyorum. Kendi seks işçiliği algılarıma meydan okumasını seviyorum.”

Good Luck to You, Leo Grande – izleyiniz, izlettiriniz.

Nerede İzledim: Films by The Sea IFF, Vlissingen, Hollanda

Nil Birinci