Eddie Redmayne’den Theory of Everything sonrası yine hakkını vererek oynadığı bir başka değişim hikayesi.

Einar’dan Lili’ye dönüşüm ilmek ilmek anlatılmış, özellikle aşamalar; ilk fark edişinden ameliyata karar verene kadar, psikolojik açıdan son derece usta bir şekilde işlenmiş. Film kesinlikle başarılı.

Diğer yandan, eleştirilere maruz kalan kısmı ise, Danimarkalı bir ressamın cinsel kimliğini değiştirmesi gibi (hele ki 1920’li yıllarda) önemli ve vurucu bir konuda; söz konusu hayallerin biraz yüzeysel, acıların ise fazla “steril” işlenmesi olmuş. Karşılaştırmak doğru olmayabilir ama meslektaşı Van Gogh bile sebebine dair rivayetler neye işaret ederse etsin, sonucunda içine düştüğü bunalımda kulağını kesmiş birisi. Yani Einar’in filmde sadece yüz ve beden ifadelerinden okuduğumuz psikolojik buhranın daha vurucu şekilde işlenmesini beklemiş film hakkındaki okumalarda yer alan eleştiriler. Oklar böyle bir hikayeden başyapıt çıkartabilecekken filmin popülerliğini kaybedebileceği kaygısı ile bilinçli olarak bu yolu seçen yönetmen Tom Hooper’a yöneltilmiş.

Belki bir başyapıt olmayabilir ama bu denli yüksek dozda eleştirilmeyi hak etmemiş başarılı bir film The Danish Girl.

Nil Birinci